PROF. DR. KIŞ; İNSANLAR FİKİRLERİNİ ANLATARAK KABUL ETTİRMELİ

Kültür 29.11.2015 - 13:39, Güncelleme: 02.02.2024 - 04:38 1485+ kez okundu.
 

PROF. DR. KIŞ; İNSANLAR FİKİRLERİNİ ANLATARAK KABUL ETTİRMELİ

PROF. MEHMET KIŞ 1943'de Hacılar 'da doğan ve zor şartlar altında Kayseri'deki eğitimini tamamlayarak Hacettepe üniversitesi kimya bölümünü bitirdikten sonra yılarca aynı üniversitede eğitim veren Prof. Dr. Mehmet kış gazetemizi ziyaret etti.31 Ağustos 1943 yılında Hacılar 'da doğdu.1949 yılında Hacılar ilkokulunda okula başladı. 1954 yılında ilkokuldan mezun oldu, o yıllarda Hacılar' da henüz ortaokul olmadığı için Kayseri Lisesinde ortaokula devam etti. O yıllarda Kayseri 'de sadece iki ortaokul vardı. Biri Kayseri Lisesinde diğeri ise kız ortaokuluydu. Ortaokuldan 1956-57 öğretim yılında mezun olan Mehmet Kış liseyi ise Kayseri Lisesinde tamamlayarak 1960 yılında mezun oldu. 1961 yılında Ankara Üniversitesi Kimya Yüksek Mühendislik bölümüne kayıt oldu. 1967 Haziran ayında bu bölümü bitirerek 31 ağustos 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi Kimya bölümüne asistan olarak göreve başladı. 1972 yılında doktorasını tamlayarak,1981 yılında Doçent oldu. 1989 yılında Profesörlüğe atandı. Hacettepe Üniversitesinde yaptığı çalışmalarda o yıllara yaygın olarak kullanılmakta olan röntgen filmlerinin daha iyi görünmesi için bir ilaç geliştirdi ve 35 yıl üretimini yaptı. SAYIN KIŞ HACILAR 'DA O YILLARDA YAŞAM NASILDI?1949'lu yıllarda Hacılar 'da hayat çok zordu. Özellikle maddi imkânsızlıklarda, okul eksikliğinden okuma-yazma oranı çok düşüktü. Kız çocuklarının okumasına izin vermezlerdi. Bizden önceki dönemde okuyan çok azdı. Av. Şaban Kulkuloğlu, Dr. Osman Mercan, Muhittin Ateş bizden önceki dönemde okuyanlardı. Bizim dönemimizde; Necati Güneş, İnşaat Mühendisi Kemal Kılıç, bizden sonra okuma oranı artarak devam etti. Hacılar birçok imkâna 1960'lı yıllara elektriğin gelmesi ile kavuşmaya başladı. O yıllara kadar Hacılar'ın en büyük problemi içme suyu idi. Zor şartlarda Erciyes'ten kanallardan gelen su ile Hacılar'ın içerisinde bulunan kuyular dolar ve içme su ihtiyacı buradan karşılanırdı. Bu sudan dolayı birçok hastalıklardan ölümler meydana gelirdi. Hacılar 'da her şey sorun olduğu gibi kışın yakacak ve hayvanların yemini temin etmekte çok zordu. Güz mevsiminin gelmesi ile insanları büyük bir telaş alırdı. Gazel toplanacak ve bu gazeli hayvan yemi olarak kullanıldığı gibi kışın yakacak olaraktan kullanırdık. Hacılar 'da gaz lambasıyla otururduk ve gaz bulmak o kadar kolay değildi. O bile zor şartlarda temin edilirdi. Gaz lambası olmayanlar çıra ile aydınlanırken sokak lambalımızda kevendi. Akşamları misafirliğe giderken keven yakılır ve onun ışığında gidilirdi. Hacılar 'da bizim öğrencilik zamanımızda birçok kahvehane vardı. Halkın işi yoktu, işsizlikten insanlar birbirleri ile kavga eder tatsız olaylar yaşanmasına sebep olurdu. O yıllarda Kayseri'ye okula gitmekte çok zordu. Belediyenin tenteli bir kamyonu vardı, ulaşım onunla sağlanırdı. Yollarımız çok kötüydü, kış aylarında okula gitmek daha zor olurdu. Ortaokuldan saat:15.30' da çıkardık, kışın soğukta saat:18.00'e kadar beklerdik ve Hacılar' a gelirdik. Biz bu şartlarda okuduk. SAYIN KIŞ ANKARA'YA ALIŞMANIZ KOLAY OLDU MU?Ankara büyük bir şehirdi. Oraya uyum sağlamak ve şartlarına ayak uydurmak benim için çok zordu. Ama ortaokulu ve liseyi Kayseri'de okuduğum için şehir hayatına biraz alıştım. Oraya ilk gittiğimde yurt nasıl bulunur? Orada nasıl kalınır? Onu bile bilmiyordum. Zamanla Ankara'ya ve insanlarına alıştım, her şeyi öğrendim ve oraya uyum sağlamayı başardım yıllarda Ankara'da Hacılar'dan ticaret yapmaya giden insanlarımızda vardı. Gündoğanlar, Recep Fidan, Nasıf Fidan, Murat Gökbudak gibi hemşerilerimizle memleket hasretimizi biraz olsun giderdik. HACILAR'I NASIL BULUYORSUNUZ?Hacılar 'da değişen bir şey yok, büyük iş adamları yetiştirmiş birçok okuyanı ve bürokratı bulunan bu ilçenin daha güzel ve modern bir görünüm alması gerekirken bu başarılamamış. Evet, bizler geçmişimizi unutmayalım. Ama bunun yanında yapılarımızla, yaşayışımızla bugünlere ayak uyduralım. Hacılar' da bunların toplandığı bir ilçe olsun, işte o zaman insanlarımız birbirinden kopmaz ve Hacılar' da yaşamaya devam eder.SAYIN KIŞ GENÇLERE TAVSİLERİNİZ NELERDİR?Hacılar gençliği öncelikle okumalıdır. Öyle kolay yoldan yaşamayı seçmemeli, araştırmacı olmalı özellikle yeni keşifler yapmak ve teknoloji üretmeye çalışmalılar. Savunduğu fikirleri kimseye zorla kabul ettirme yoluna gitmemeli ve her şeyi demokrasi çerçevesinde yapmalılar. Bu konuda benim çok sevdiğim bir hikâye vardır: Stalin'in şu sorusunun cevabını kim verecek? “Halkın yönetime kayıtsız, şartsız itaat etmesi ve liderin her dediğini onaylaması nasıl sağlanabilir?”Tamamı çakırkeyif olmuş parti yöneticilerinin her biri kendince cevaplar verirler. Kimisi disiplin ve sertlikten, kimisi adalet ve eşitlikten, kimisi sürgün ve hak mahrumiyetlerinden, kurşuna dizmenin caydırıcılığından, toplu katliamlardan söz ederler.Ancak Stalin verilen cevapların hiçbirini beğenmemiştir.Masanın karşısında hazırolda bekleyen Kızıl Ordu muhafızına emir verir.“- Çabuk bana bir tavuk getir.''Emir derhal yerine getirilir ve tavuk Stalin'in eline verilir. Stalin adamlarının gözünün içine baka baka başlar tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya. Feryadına aldırmadan tüm tüylerini yolduğu ve cascavlak bıraktığı tavuğu odanın ortasına salıverir.“ – Şimdi dikkatle izleyin tavuğu '' der. Bakalım nereye gidecek?Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye can havliyle dışarı kaçar.Soğuktan tir tir titrer. Masaların altına girer, duvar diplerine koşar teleksiz, tüysüz vücudu kanatları yara bere içinde kalır. Şömineye yaklaşır tüysüz derisi kavrulur. Tavuk çar naçar biraz önce tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına girip sığınır. Stalin cebinden bir avuç yem çıkarıp birer birer tavuğun önüne atar. Stalin'in elinden yemlenen tavuk artık o nereye yönelse ardından gider. Manzarayı hayretler içinde izleyen Komünist Parti Politbüro üyelerine dönen Stalin gevrek gevrek güler ve şöyle der;“- Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak. O zaman onları bir avuç yemle yönetmek mümkün olur.” Hacılar'ın gençlerininse bundan gereken dersi çıkaracağını ümit ediyorum. Hacılar gençlerine tavsiyem hayatta her şey geçer ama dürüstlük ve kalıcı eserler her zaman baki kalacaktır. Hacılar Haber Gazetesinde beni sizlerle buluşturduğu için teşekkür ederim.

PROF. MEHMET KIŞ 1943'de Hacılar 'da doğan ve zor şartlar altında Kayseri'deki eğitimini tamamlayarak Hacettepe üniversitesi kimya bölümünü bitirdikten sonra yılarca aynı üniversitede eğitim veren Prof. Dr. Mehmet kış gazetemizi ziyaret etti.
31 Ağustos 1943 yılında Hacılar 'da doğdu.1949 yılında Hacılar ilkokulunda okula başladı. 1954 yılında ilkokuldan mezun oldu, o yıllarda Hacılar' da henüz ortaokul olmadığı için Kayseri Lisesinde ortaokula devam etti. O yıllarda Kayseri 'de sadece iki ortaokul vardı. Biri Kayseri Lisesinde diğeri ise kız ortaokuluydu. Ortaokuldan 1956-57 öğretim yılında mezun olan Mehmet Kış liseyi ise Kayseri Lisesinde tamamlayarak 1960 yılında mezun oldu. 1961 yılında Ankara Üniversitesi Kimya Yüksek Mühendislik bölümüne kayıt oldu. 1967 Haziran ayında bu bölümü bitirerek 31 ağustos 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi Kimya bölümüne asistan olarak göreve başladı. 1972 yılında doktorasını tamlayarak,1981 yılında Doçent oldu. 1989 yılında Profesörlüğe atandı. Hacettepe Üniversitesinde yaptığı çalışmalarda o yıllara yaygın olarak kullanılmakta olan röntgen filmlerinin daha iyi görünmesi için bir ilaç geliştirdi ve 35 yıl üretimini yaptı.

SAYIN KIŞ HACILAR 'DA O YILLARDA YAŞAM NASILDI?
1949'lu yıllarda Hacılar 'da hayat çok zordu. Özellikle maddi imkânsızlıklarda, okul eksikliğinden okuma-yazma oranı çok düşüktü. Kız çocuklarının okumasına izin vermezlerdi. Bizden önceki dönemde okuyan çok azdı. Av. Şaban Kulkuloğlu, Dr. Osman Mercan, Muhittin Ateş bizden önceki dönemde okuyanlardı. Bizim dönemimizde; Necati Güneş, İnşaat Mühendisi Kemal Kılıç, bizden sonra okuma oranı artarak devam etti. Hacılar birçok imkâna 1960'lı yıllara elektriğin gelmesi ile kavuşmaya başladı. O yıllara kadar Hacılar'ın en büyük problemi içme suyu idi. Zor şartlarda Erciyes'ten kanallardan gelen su ile Hacılar'ın içerisinde bulunan kuyular dolar ve içme su ihtiyacı buradan karşılanırdı. Bu sudan dolayı birçok hastalıklardan ölümler meydana gelirdi. Hacılar 'da her şey sorun olduğu gibi kışın yakacak ve hayvanların yemini temin etmekte çok zordu. Güz mevsiminin gelmesi ile insanları büyük bir telaş alırdı. Gazel toplanacak ve bu gazeli hayvan yemi olarak kullanıldığı gibi kışın yakacak olaraktan kullanırdık. Hacılar 'da gaz lambasıyla otururduk ve gaz bulmak o kadar kolay değildi. O bile zor şartlarda temin edilirdi. Gaz lambası olmayanlar çıra ile aydınlanırken sokak lambalımızda kevendi. Akşamları misafirliğe giderken keven yakılır ve onun ışığında gidilirdi. Hacılar 'da bizim öğrencilik zamanımızda birçok kahvehane vardı. Halkın işi yoktu, işsizlikten insanlar birbirleri ile kavga eder tatsız olaylar yaşanmasına sebep olurdu.
O yıllarda Kayseri'ye okula gitmekte çok zordu. Belediyenin tenteli bir kamyonu vardı, ulaşım onunla sağlanırdı. Yollarımız çok kötüydü, kış aylarında okula gitmek daha zor olurdu. Ortaokuldan saat:15.30' da çıkardık, kışın soğukta saat:18.00'e kadar beklerdik ve Hacılar' a gelirdik. Biz bu şartlarda okuduk.

SAYIN KIŞ ANKARA'YA ALIŞMANIZ KOLAY OLDU MU?
Ankara büyük bir şehirdi. Oraya uyum sağlamak ve şartlarına ayak uydurmak benim için çok zordu. Ama ortaokulu ve liseyi Kayseri'de okuduğum için şehir hayatına biraz alıştım. Oraya ilk gittiğimde yurt nasıl bulunur? Orada nasıl kalınır? Onu bile bilmiyordum. Zamanla Ankara'ya ve insanlarına alıştım, her şeyi öğrendim ve oraya uyum sağlamayı başardım yıllarda Ankara'da Hacılar'dan ticaret yapmaya giden insanlarımızda vardı. Gündoğanlar, Recep Fidan, Nasıf Fidan, Murat Gökbudak gibi hemşerilerimizle memleket hasretimizi biraz olsun giderdik.

HACILAR'I NASIL BULUYORSUNUZ?
Hacılar 'da değişen bir şey yok, büyük iş adamları yetiştirmiş birçok okuyanı ve bürokratı bulunan bu ilçenin daha güzel ve modern bir görünüm alması gerekirken bu başarılamamış. Evet, bizler geçmişimizi unutmayalım. Ama bunun yanında yapılarımızla, yaşayışımızla bugünlere ayak uyduralım. Hacılar' da bunların toplandığı bir ilçe olsun, işte o zaman insanlarımız birbirinden kopmaz ve Hacılar' da yaşamaya devam eder.
SAYIN KIŞ GENÇLERE TAVSİLERİNİZ NELERDİR?
Hacılar gençliği öncelikle okumalıdır. Öyle kolay yoldan yaşamayı seçmemeli, araştırmacı olmalı özellikle yeni keşifler yapmak ve teknoloji üretmeye çalışmalılar. Savunduğu fikirleri kimseye zorla kabul ettirme yoluna gitmemeli ve her şeyi demokrasi çerçevesinde yapmalılar. Bu konuda benim çok sevdiğim bir hikâye vardır:
Stalin'in şu sorusunun cevabını kim verecek? “Halkın yönetime kayıtsız, şartsız itaat etmesi ve liderin her dediğini onaylaması nasıl sağlanabilir?”
Tamamı çakırkeyif olmuş parti yöneticilerinin her biri kendince cevaplar verirler. Kimisi disiplin ve sertlikten, kimisi adalet ve eşitlikten, kimisi sürgün ve hak mahrumiyetlerinden, kurşuna dizmenin caydırıcılığından, toplu katliamlardan söz ederler.
Ancak Stalin verilen cevapların hiçbirini beğenmemiştir.
Masanın karşısında hazırolda bekleyen Kızıl Ordu muhafızına emir verir.
“- Çabuk bana bir tavuk getir.''
Emir derhal yerine getirilir ve tavuk Stalin'in eline verilir. Stalin adamlarının gözünün içine baka baka başlar tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya. Feryadına aldırmadan tüm tüylerini yolduğu ve cascavlak bıraktığı tavuğu odanın ortasına salıverir.
“ – Şimdi dikkatle izleyin tavuğu '' der. Bakalım nereye gidecek?
Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye can havliyle dışarı kaçar.
Soğuktan tir tir titrer. Masaların altına girer, duvar diplerine koşar teleksiz, tüysüz vücudu kanatları yara bere içinde kalır. Şömineye yaklaşır tüysüz derisi kavrulur. Tavuk çar naçar biraz önce tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına girip sığınır. Stalin cebinden bir avuç yem çıkarıp birer birer tavuğun önüne atar. Stalin'in elinden yemlenen tavuk artık o nereye yönelse ardından gider. Manzarayı hayretler içinde izleyen Komünist Parti Politbüro üyelerine dönen Stalin gevrek gevrek güler ve şöyle der;
“- Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak. O zaman onları bir avuç yemle yönetmek mümkün olur.”
Hacılar'ın gençlerininse bundan gereken dersi çıkaracağını ümit ediyorum. Hacılar gençlerine tavsiyem hayatta her şey geçer ama dürüstlük ve kalıcı eserler her zaman baki kalacaktır. Hacılar Haber Gazetesinde beni sizlerle buluşturduğu için teşekkür ederim.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.