“ TAŞ KIRILIR, TUNC ERİR, AMA TÜRKLÜK EBEDİDİR.”

Kültür 01.05.2020 - 18:48, Güncelleme: 02.02.2024 - 04:38 2275+ kez okundu.
 

“ TAŞ KIRILIR, TUNC ERİR, AMA TÜRKLÜK EBEDİDİR.”

Kayseri Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Alim GERÇEL
  KAYSERİ KÜLTÜR VE TURİZM DERNEĞİ’NİN 3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASIYAPTI  Kayseri Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Alim GERÇEL’den “3 Mayıs Türkçüler Günü” Mesajı: 1944 yılında “Hüseyin Nihal Atsız”, Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na hitaben 20 Şubat 1944 tarihli bir mektup yazmıştır. Eğitim kadrosunda bulunan komünistlerden ve faaliyetlerinden bahseden mektup, sonrası, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ağır bir konuşma yapmasına ve bir müddet sonra da“Irkçılık ve Turancılık Davası” ile tutuklamaların başlamasına neden olur. Tutuklamalar sonucunda, İstanbul’da 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesinde, Türkçü, Vatanperver, münevver ve entelektüel 23 kişi hakkında dava açılmıştır. Bu şahıslar; Zeki Velidî Togan, Reha Oğuz Türkkan, Hüseyin Namık Orkun, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Hikmet Tanyu, Fazıl Hisarcıklılar, Sait Bilgiç, Nejdet Sançar, Cemal Oğuz Öcal gibi değerli şahsiyetlerdir. Türkçülerin davası, İstanbul 1 numaralı Örfi İdare mahkemesinde görüşülmeye başlanmıştır. Davada toplam 23 sanık yargılanmış; ayrıca, Almanya’da bulunmaları dolayısıyla iki sanık ile ilgili muvakkatten karar verilmiştir. Burada yargılanan dönemin Türkçü oldukları kadar dünyanın kabul ettiği bilim insanlarıdır ve Askerlerdir. Asker ve sivil sanıklar İstanbul Tophane Askeri Hapishanesi’nde dava süresince tutuklu yargılanmışlardır. 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 7 Eylül 1944 ile 29 Mart 1945 tarihleri arasında 65 oturum devam eden yargılama sonunda milliyetçiler muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkûm olmuşlardır. Davada on üç sanık beraat etmiştir. On sanık ise on yıla kadar çeşitli hapis cezaları almışsa da; daha sonra dâvâ Askerî Yargıtay’a taşınmı ve Yüksek Mahkeme 1. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nin bu kararını “usul ve esas yönünden” bozmuş ve Tutuklu sanıkların hemen salıverilmesini ve davanın 2. Sıkıyönetim Mahkemesinde görülmesini kararlaştırmıştır. Bu karar, 26 Ekim 1945 günü, yıldırım telgrafı ile İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına bildirilerek tutukluların hemen salıverilmesi sağlanmıştır. Böylece, kimi Türkçüler için 1 yıl beş buçuk ay süren hapis ve zindan hayatı sona ermiştir. Zeki Velidi Togan, Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal 26 Ekim 1945'e kadar tutuklu kalmıştır. Askerî Yargıtay’ın 87 sayfalık kararında, sanıkların durumu ve kendilerine yöneltilen suçlamalar ayrı ayrı şahıslara göre değerlendirilerek, her biri için ayrı aklama kararı verilmiştir. Bu olay Türkçülerin mağduriyeti ile sonuçlanmış ancak bu mağduriyet ardından Türkçüler daha da güçlenmiş ve 3 Mayıs’ın ilk yıl dönümü 1945 senesinde o sıralarda Tophane’deki Askeri Cezaevinde tutuklu bulunan bir avuç Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anılmış, daha sonraki yıllarda ise çeşitli törenlerle kutlanmıştır. 3 Mayıs’ın mağdurlarından Alparslan Türkeş bu tarihin “Türkçüler Günü” adıyla kutlanmasına vesile olmuş ve bu geleneği hayatı boyunca devam da devam ettirmiştir. 3 Mayıs Hüseyin Nihal Atsız’a göre “Türkçülüğün gafletten ayrılışı can düşmanlarını tanıdığı dost sandığı hainleri ayırdığı” gündür. 3 Mayıs 1944; Türk milliyetçiliği hareketinin kendini aksiyon ve muhteva olarak ortaya koyduğu dönüm noktasıdır. 3 Mayıs, Atatürk’ün ölümünden sonra, onun Türk milliyetçiliği ölçüsünde geliştirdiği devlet politikasına dinamit koymak isteyenlerin, dinamitlerinin elinde patlatıldığı günüdür. 3 Mayıs Türk milletine sevdalı Türkçüler tarafından gayr-ı milli unsurlara dönemin iktidar sürecini elinde tutanların kendi eliyle hayat hakkı tanıması karşısında, en sert ve anlamlı duruş günüdür. 3 Mayıs başlangıçta 23 kişi çilesiyle şekillenmiştir. 3 Mayıs Çilesi bir Türklük çınarının tohumunu yeşertmiştir. Her çile sonrası olgunlaşarak büyüyen bu tohum, her 3 Mayıs’ta “3 Mayıs Türkçüler Günü”nün anlam ve önemini tüm gerçekleri ile yürek ve beyinlerimize kazıyarak sevdalarımızla, ülkülerimizle Türkçüleri aynı coşkuyla bir araya getirecektir. 3 Mayıs’ı Türk milleti ve Türkçüler unutmayacaktır, unutturmayacaktır. Bu vesile ile Türklük âleminin ve Türkçülerin, “3 Mayıs Türkçüler Gününü” bir bayram havasında kutluyor, şu anda çektiğimiz doğal virüs çilesi sonrasında da yeni bir tohumun yeşermesine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Başbuğ, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz ifadesinde belirttiği gibi: “ Taş kırılır, tunc erir, ama Türklük ebedidir.”
Kayseri Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Alim GERÇEL

 

KAYSERİ KÜLTÜR VE TURİZM DERNEĞİ’NİN 3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASIYAPTI

 Kayseri Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Alim GERÇEL’den “3 Mayıs Türkçüler Günü” Mesajı: 1944 yılında “Hüseyin Nihal Atsız”, Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na hitaben 20 Şubat 1944 tarihli bir mektup yazmıştır. Eğitim kadrosunda bulunan komünistlerden ve faaliyetlerinden bahseden mektup, sonrası, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ağır bir konuşma yapmasına ve bir müddet sonra da“Irkçılık ve Turancılık Davası” ile tutuklamaların başlamasına neden olur. Tutuklamalar sonucunda, İstanbul’da 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesinde, Türkçü, Vatanperver, münevver ve entelektüel 23 kişi hakkında dava açılmıştır. Bu şahıslar; Zeki Velidî Togan, Reha Oğuz Türkkan, Hüseyin Namık Orkun, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Hikmet Tanyu, Fazıl Hisarcıklılar, Sait Bilgiç, Nejdet Sançar, Cemal Oğuz Öcal gibi değerli şahsiyetlerdir. Türkçülerin davası, İstanbul 1 numaralı Örfi İdare mahkemesinde görüşülmeye başlanmıştır. Davada toplam 23 sanık yargılanmış; ayrıca, Almanya’da bulunmaları dolayısıyla iki sanık ile ilgili muvakkatten karar verilmiştir. Burada yargılanan dönemin Türkçü oldukları kadar dünyanın kabul ettiği bilim insanlarıdır ve Askerlerdir. Asker ve sivil sanıklar İstanbul Tophane Askeri Hapishanesi’nde dava süresince tutuklu yargılanmışlardır. 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 7 Eylül 1944 ile 29 Mart 1945 tarihleri arasında 65 oturum devam eden yargılama sonunda milliyetçiler muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkûm olmuşlardır. Davada on üç sanık beraat etmiştir. On sanık ise on yıla kadar çeşitli hapis cezaları almışsa da; daha sonra dâvâ Askerî Yargıtay’a taşınmı ve Yüksek Mahkeme 1. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nin bu kararını “usul ve esas yönünden” bozmuş ve Tutuklu sanıkların hemen salıverilmesini ve davanın 2. Sıkıyönetim Mahkemesinde görülmesini kararlaştırmıştır. Bu karar, 26 Ekim 1945 günü, yıldırım telgrafı ile İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına bildirilerek tutukluların hemen salıverilmesi sağlanmıştır. Böylece, kimi Türkçüler için 1 yıl beş buçuk ay süren hapis ve zindan hayatı sona ermiştir. Zeki Velidi Togan, Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal 26 Ekim 1945'e kadar tutuklu kalmıştır. Askerî Yargıtay’ın 87 sayfalık kararında, sanıkların durumu ve kendilerine yöneltilen suçlamalar ayrı ayrı şahıslara göre değerlendirilerek, her biri için ayrı aklama kararı verilmiştir. Bu olay Türkçülerin mağduriyeti ile sonuçlanmış ancak bu mağduriyet ardından Türkçüler daha da güçlenmiş ve 3 Mayıs’ın ilk yıl dönümü 1945 senesinde o sıralarda Tophane’deki Askeri Cezaevinde tutuklu bulunan bir avuç Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anılmış, daha sonraki yıllarda ise çeşitli törenlerle kutlanmıştır. 3 Mayıs’ın mağdurlarından Alparslan Türkeş bu tarihin “Türkçüler Günü” adıyla kutlanmasına vesile olmuş ve bu geleneği hayatı boyunca devam da devam ettirmiştir. 3 Mayıs Hüseyin Nihal Atsız’a göre “Türkçülüğün gafletten ayrılışı can düşmanlarını tanıdığı dost sandığı hainleri ayırdığı” gündür. 3 Mayıs 1944; Türk milliyetçiliği hareketinin kendini aksiyon ve muhteva olarak ortaya koyduğu dönüm noktasıdır. 3 Mayıs, Atatürk’ün ölümünden sonra, onun Türk milliyetçiliği ölçüsünde geliştirdiği devlet politikasına dinamit koymak isteyenlerin, dinamitlerinin elinde patlatıldığı günüdür. 3 Mayıs Türk milletine sevdalı Türkçüler tarafından gayr-ı milli unsurlara dönemin iktidar sürecini elinde tutanların kendi eliyle hayat hakkı tanıması karşısında, en sert ve anlamlı duruş günüdür. 3 Mayıs başlangıçta 23 kişi çilesiyle şekillenmiştir. 3 Mayıs Çilesi bir Türklük çınarının tohumunu yeşertmiştir. Her çile sonrası olgunlaşarak büyüyen bu tohum, her 3 Mayıs’ta “3 Mayıs Türkçüler Günü”nün anlam ve önemini tüm gerçekleri ile yürek ve beyinlerimize kazıyarak sevdalarımızla, ülkülerimizle Türkçüleri aynı coşkuyla bir araya getirecektir. 3 Mayıs’ı Türk milleti ve Türkçüler unutmayacaktır, unutturmayacaktır. Bu vesile ile Türklük âleminin ve Türkçülerin, “3 Mayıs Türkçüler Gününü” bir bayram havasında kutluyor, şu anda çektiğimiz doğal virüs çilesi sonrasında da yeni bir tohumun yeşermesine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Başbuğ, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz ifadesinde belirttiği gibi: “ Taş kırılır, tunc erir, ama Türklük ebedidir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.