EN HAS YEMEGİMİZ BULAMAÇ AŞIYDI

Yaşam 07.10.2020 - 20:27, Güncelleme: 02.02.2024 - 04:38 977+ kez okundu.
 

EN HAS YEMEGİMİZ BULAMAÇ AŞIYDI

YAŞANMIŞ HAYATLAR BÖLÜMÜMÜZÜN KONUĞU MUSTAFA GÖNKEK
YAŞANMIŞ HAYATLAR BU AYKİ YAŞANMIŞ HAYATLAR BÖLÜMÜMÜZÜN KONUĞU MUSTAFA GÖNKEK EN HAS YEMEGİMİZ BULAMAÇ AŞIYDI 1-1 1950 yılında   Hacılar Yukarı mahallede doğdum. İlkokulu 6 sene de zorla bitirdim. O yıllarda okula büyük yaşlarda gidilirdi. Öyle ki arkadaşlarım haftada iki sefer sakal tıraşı olurlardı. Sınıf  arkadaşım rahmetlik Halit Baktır 4. Sınıftayken evlenmişti.  Yaş ortalamasını buna göre düşünün. Sigaraya da o yıllarda başladık. Sigara pahalıydı 35 kuruştu, 35 kuruş topluma imkânımız yoktu. Arkadaşın bir tanesinin babası bakkaldı 25 kuruş verir bir paket alır üç dört gün içerdik.  ilkokulu başladığımda 9 yaşındaydım. Şarlar oldukça zordu, ayağımızda giyecek ayakkabınız olmazdı, kardeş lastiği ile okula giderdik. Yaz günü sıcakta ayağın havalansın diye biraz ökçesine basınca, bir koku yayılırdı etrafa  okulda şikayet   olurdu hemen geri  giyerdik, çorapta olmazdı. Bayrama yakın bir gündü abim de bakkallık yapardı,  ayağımın yalınayak olduğunu görünce bana bir çorap verdi. Ayağıma giydim ama çok sevinmiştim. Eve gittim anamda tandırda yemek pişirmeye hazırlanıyor, ayağımı çıkartıp ısınıyor muş gibi tandıra doğru uzattım. Gayem ayağıma ısınmak değil anama çorabı göstermek. Anam nereden aldın diye sorunca abim verdi dedim. Ama çorap naylon oldu için sıcağı görünce altları yanmış çok ağlamıştım. Hacılarda o yıllarda geçim de yaşamda çok zordu,  genelde evlerde tezgâh dokunurdu. Hele bir de kış ayı geldiği zaman dar olan sokaklara bütün mahallenin damları kürünür   sokaklar dolardı. Bazen olurdu ki ahıra girmek için tünel açarak girenlerdi, yine böyle bir kış günü abim tezgah dokuyor. Ben de onlara yemek götüreceğim, yemekte bulamaç var. Bulamaca bilir misiniz? Bulamaç sadece suyla unun karışmasıyla olur. Annem bulamacı hazırladı, ama giderken ayağım kaydı yemek döküldü ne abinin oraya gidebiliyorum nerede eve gelebiliyorum, çünkü başka bir yiyecek yoktu evlerin birçoğunda. Daha sonra ilçede halıcılık yapmaya başladım yaşım küçük Talas Süleymanlı köyü ne halıcılık yapmaya gittim ilk defa gurbete gitmiştim orada ağlamaya başladım, ben anama gideceğim diye. İŞ HAYATINA KÜÇÜK YAŞYA ATILDIM  Ama bir süre geçince oraya alışmaya başladım. Bir çok arkadaş edindim, öyle ki Hacılar’a gelmeyi bile istemiyordum. Orada harman zamanları daha da hareketli olurdu. Buğday harmanlardan başaklardık buğdayı orada bulunan bakkal Mehmet emmi ye geceleri satar şeker sucuğu ve bisküvi ile takas ederdik. Böylece askere kadar oralarda çalıştık. Askerlik zamanı gelince askere gittim. Askerden geldikten sonra ne iş yapacağım diye düşünürken o yıllarda rahmetli Şaban abi Gönğek ‘in sözü geçerdi işçi bulma kurumunun müdürü ile de arası çok iyiydi birlikte onun yanına gittik, müdür bana karayollarına mı? Hava İkmal mi,  devlet Su işlerine mi giren? yoksa Almanya'ya mı giden diye sordu ben de siz nasıl münasip görürseniz dedim. O zaman beni devlet Su işlerine işe başlattılar. 1 ay boyunca orada çalıştım ama sonunda abim bize adam lazım deyince oradan ayrıldım, çünkü o zamanlar büyüğüne karşı gelmek olmazdı. Halıcılığa devam ettim. 1971 yılından 85 halıcılık yaptım.  Halı işe krize girince mobilyacılığa devam ettik. Bir süre abilerimle mobilya yaptık . Daha sonra çocuklar büyüdü onlarla birlikte mobilya  işine  devam ettik.  O yıllarda oldukça meşakkatliydi özellikle tahsilat sorundu ulaşım zordu. PÜLÜMÜR DAĞLARINDAN BİR ANI Tahsilat yapmak için Seyfi Baktır, Yusuf Kahraman’la birlikte Horasan'a tahsilata gitmiştik oradan Tunceli’ye gideceğiz Pülümür dağlarından kardan gitme imkânımız yok. Oradan geri geldik Arabanın bagajına taş doldurduk ağırlık olsun diye,  yukarıda da bir ışık geliyor birdenbire ışık kayboldu yol çok dar gelen  otobüsmüş  bizi görünce uygun bir yere gelmiş durmuş bunlar geçsin diye, o yıl oraya öyle kar yağmış ki,  ölen bir adamı toprağa  gömdük diye defnetmişler   yaz gelince bir de bakmışlar ki cenaze ağacın üstünde. Zor bela rampayı çıktık yukarıda karayollarının ekipleri yol açıyor, bize dediler ki siz ne akla buraya geldiniz tamam buraya çıktığınızda Buranın inişinin olduğunu hiç düşünmediniz mi dediler. Baktım ki işler pek iç açıcı değildi zarar edeceğiz o zaman çocuklarıma dedim ki bu iş bize yaramaz kilim mobilya da organizeye yeni fabrika kurmuştu Mehmet Yayla’ya rica ettim çocuklar oraya işe girdi ben de komple atölyeye sattım demek ki ticarette rızkımız bu kadarmış demedim ve ameleliğe başladım. HAYAT ZOR AMA ÖNEMLİ OLAN HELAL PARA  İlk işim,  Hacı Bulduk bir inşaat işini kabala almış benim de arabam var. Rahmetlik dedi ki, arabanla gidip gelirim yakıt paranı da ben vereyim dedi. 400 liraya kabala aldım 250 lirası benim 150 lira senin dedi. O zaman yevmiye 30 lira iken kabala aldığı işte yevmiyemiz 30 liraya bile gelmedi. İşe benim arabayla gidiyoruz ya.  Çenesiz Kamil derlerdi o da ameleliğe giderdi, bazen gidip gelirken onu da arabayı alırdık denk geldiği zaman.  Pek konuşmazdı ama içinden dermiş ki lan benim de şöyle bir ağam  olsa da arabayla gitsek gelsek dermiş. Adam ne bilsin benim amele olduğumu. 10 yıldan fazladır da bu işi yapıyorum eskiden hepsini elle yapardık sonradan motor çıktı. Motoru almamak için çok direndim, ama mecbur kaldık motorda aldık.  Allah var güzel de parasını kazandık ama yaş ilerledikçe motoru arabayı indirip kaldırmak zor olmaya başladı. Hatta belimi de incittim, doktor bel fıtığı dedi. Onunla uğraşırken Bu sefer de şeker çıktı ,şu anda da onunla uğraşıyorum yemeği de çok severim doktor da diyor ki 24 saatte 4 tane kayısı, yiyeceksin  4 tane elma yiyeceksin , 11 dilim ekmek yiyeceksin  diyor. 11 dilim ekmek ne kadar eder dedim? Bir ekmek dedi. Doktora dedim ki kardeşim ben bir öyle yemeğinde bir çift ekmek yiyorum reçel yok, tatlı yok hamur işi yok. Bunun da çaresi aramaya başladım doktorun biri dedi ki haftanın üç günü 10- 15 dakika yürü dedi karaciğerin yağı erisin diye, adam benim amel  olduğumu ne bilsin ben günde 1 saat saati terliyorum, velhasıl hayatta kafam ağrımadan en helal kazandığım para amelelik parası. Bizler geldik gidiyoruz, hayatın zorluğunu da, rahatlığını da yaşadık. Ama hep çalıştık şimdi bile sağlığım elverdikçe çalışmaya devam ediyorum. Kalın sağlıcakla ama unutmayın geçmişte yaşananları ki şükretmeyi bilesiniz.
YAŞANMIŞ HAYATLAR BÖLÜMÜMÜZÜN KONUĞU MUSTAFA GÖNKEK

YAŞANMIŞ HAYATLAR

BU AYKİ YAŞANMIŞ HAYATLAR BÖLÜMÜMÜZÜN KONUĞU MUSTAFA GÖNKEK

EN HAS YEMEGİMİZ BULAMAÇ AŞIYDI

1-1 1950 yılında   Hacılar Yukarı mahallede doğdum. İlkokulu 6 sene de zorla bitirdim. O yıllarda okula büyük yaşlarda gidilirdi. Öyle ki arkadaşlarım haftada iki sefer sakal tıraşı olurlardı. Sınıf  arkadaşım rahmetlik Halit Baktır 4. Sınıftayken evlenmişti.  Yaş ortalamasını buna göre düşünün. Sigaraya da o yıllarda başladık. Sigara pahalıydı 35 kuruştu, 35 kuruş topluma imkânımız yoktu. Arkadaşın bir tanesinin babası bakkaldı 25 kuruş verir bir paket alır üç dört gün içerdik.  ilkokulu başladığımda 9 yaşındaydım. Şarlar oldukça zordu, ayağımızda giyecek ayakkabınız olmazdı, kardeş lastiği ile okula giderdik. Yaz günü sıcakta ayağın havalansın diye biraz ökçesine basınca, bir koku yayılırdı etrafa  okulda şikayet   olurdu hemen geri  giyerdik, çorapta olmazdı. Bayrama yakın bir gündü abim de bakkallık yapardı,  ayağımın yalınayak olduğunu görünce bana bir çorap verdi. Ayağıma giydim ama çok sevinmiştim. Eve gittim anamda tandırda yemek pişirmeye hazırlanıyor, ayağımı çıkartıp ısınıyor muş gibi tandıra doğru uzattım. Gayem ayağıma ısınmak değil anama çorabı göstermek. Anam nereden aldın diye sorunca abim verdi dedim. Ama çorap naylon oldu için sıcağı görünce altları yanmış çok ağlamıştım. Hacılarda o yıllarda geçim de yaşamda çok zordu,  genelde evlerde tezgâh dokunurdu. Hele bir de kış ayı geldiği zaman dar olan sokaklara bütün mahallenin damları kürünür   sokaklar dolardı. Bazen olurdu ki ahıra girmek için tünel açarak girenlerdi, yine böyle bir kış günü abim tezgah dokuyor. Ben de onlara yemek götüreceğim, yemekte bulamaç var. Bulamaca bilir misiniz? Bulamaç sadece suyla unun karışmasıyla olur. Annem bulamacı hazırladı, ama giderken ayağım kaydı yemek döküldü ne abinin oraya gidebiliyorum nerede eve gelebiliyorum, çünkü başka bir yiyecek yoktu evlerin birçoğunda. Daha sonra ilçede halıcılık yapmaya başladım yaşım küçük Talas Süleymanlı köyü ne halıcılık yapmaya gittim ilk defa gurbete gitmiştim orada ağlamaya başladım, ben anama gideceğim diye.

İŞ HAYATINA KÜÇÜK YAŞYA ATILDIM

 Ama bir süre geçince oraya alışmaya başladım. Bir çok arkadaş edindim, öyle ki Hacılar’a gelmeyi bile istemiyordum. Orada harman zamanları daha da hareketli olurdu. Buğday harmanlardan başaklardık buğdayı orada bulunan bakkal Mehmet emmi ye geceleri satar şeker sucuğu ve bisküvi ile takas ederdik. Böylece askere kadar oralarda çalıştık. Askerlik zamanı gelince askere gittim. Askerden geldikten sonra ne iş yapacağım diye düşünürken o yıllarda rahmetli Şaban abi Gönğek ‘in sözü geçerdi işçi bulma kurumunun müdürü ile de arası çok iyiydi birlikte onun yanına gittik, müdür bana karayollarına mı? Hava İkmal mi,  devlet Su işlerine mi giren? yoksa Almanya'ya mı giden diye sordu ben de siz nasıl münasip görürseniz dedim. O zaman beni devlet Su işlerine işe başlattılar. 1 ay boyunca orada çalıştım ama sonunda abim bize adam lazım deyince oradan ayrıldım, çünkü o zamanlar büyüğüne karşı gelmek olmazdı. Halıcılığa devam ettim. 1971 yılından 85 halıcılık yaptım.  Halı işe krize girince mobilyacılığa devam ettik. Bir süre abilerimle mobilya yaptık . Daha sonra çocuklar büyüdü onlarla birlikte mobilya  işine  devam ettik.  O yıllarda oldukça meşakkatliydi özellikle tahsilat sorundu ulaşım zordu.

PÜLÜMÜR DAĞLARINDAN BİR ANI

Tahsilat yapmak için Seyfi Baktır, Yusuf Kahraman’la birlikte Horasan'a tahsilata gitmiştik oradan Tunceli’ye gideceğiz Pülümür dağlarından kardan gitme imkânımız yok. Oradan geri geldik Arabanın bagajına taş doldurduk ağırlık olsun diye,  yukarıda da bir ışık geliyor birdenbire ışık kayboldu yol çok dar gelen  otobüsmüş  bizi görünce uygun bir yere gelmiş durmuş bunlar geçsin diye, o yıl oraya öyle kar yağmış ki,  ölen bir adamı toprağa  gömdük diye defnetmişler   yaz gelince bir de bakmışlar ki cenaze ağacın üstünde. Zor bela rampayı çıktık yukarıda karayollarının ekipleri yol açıyor, bize dediler ki siz ne akla buraya geldiniz tamam buraya çıktığınızda Buranın inişinin olduğunu hiç düşünmediniz mi dediler. Baktım ki işler pek iç açıcı değildi zarar edeceğiz o zaman çocuklarıma dedim ki bu iş bize yaramaz kilim mobilya da organizeye yeni fabrika kurmuştu Mehmet Yayla’ya rica ettim çocuklar oraya işe girdi ben de komple atölyeye sattım demek ki ticarette rızkımız bu kadarmış demedim ve ameleliğe başladım.

HAYAT ZOR AMA ÖNEMLİ OLAN HELAL PARA

 İlk işim,  Hacı Bulduk bir inşaat işini kabala almış benim de arabam var. Rahmetlik dedi ki, arabanla gidip gelirim yakıt paranı da ben vereyim dedi. 400 liraya kabala aldım 250 lirası benim 150 lira senin dedi. O zaman yevmiye 30 lira iken kabala aldığı işte yevmiyemiz 30 liraya bile gelmedi. İşe benim arabayla gidiyoruz ya.  Çenesiz Kamil derlerdi o da ameleliğe giderdi, bazen gidip gelirken onu da arabayı alırdık denk geldiği zaman.  Pek konuşmazdı ama içinden dermiş ki lan benim de şöyle bir ağam  olsa da arabayla gitsek gelsek dermiş. Adam ne bilsin benim amele olduğumu. 10 yıldan fazladır da bu işi yapıyorum eskiden hepsini elle yapardık sonradan motor çıktı. Motoru almamak için çok direndim, ama mecbur kaldık motorda aldık.  Allah var güzel de parasını kazandık ama yaş ilerledikçe motoru arabayı indirip kaldırmak zor olmaya başladı. Hatta belimi de incittim, doktor bel fıtığı dedi. Onunla uğraşırken Bu sefer de şeker çıktı ,şu anda da onunla uğraşıyorum yemeği de çok severim doktor da diyor ki 24 saatte 4 tane kayısı, yiyeceksin  4 tane elma yiyeceksin , 11 dilim ekmek yiyeceksin  diyor. 11 dilim ekmek ne kadar eder dedim? Bir ekmek dedi. Doktora dedim ki kardeşim ben bir öyle yemeğinde bir çift ekmek yiyorum reçel yok, tatlı yok hamur işi yok. Bunun da çaresi aramaya başladım doktorun biri dedi ki haftanın üç günü 10- 15 dakika yürü dedi karaciğerin yağı erisin diye, adam benim amel  olduğumu ne bilsin ben günde 1 saat saati terliyorum, velhasıl hayatta kafam ağrımadan en helal kazandığım para amelelik parası. Bizler geldik gidiyoruz, hayatın zorluğunu da, rahatlığını da yaşadık. Ama hep çalıştık şimdi bile sağlığım elverdikçe çalışmaya devam ediyorum. Kalın sağlıcakla ama unutmayın geçmişte yaşananları ki şükretmeyi bilesiniz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.