Doç. Dr. Ahmet Oğuz  BAKTIR
Köşe Yazarı
Doç. Dr. Ahmet Oğuz BAKTIR
 

DÜZENLİ EGZERSİZ YAŞAM SÜRESİNİ ARTIRIR

Günümüzde konforumuzu artıran bilimsel ve teknolojik gelişmeler başdöndürücü bir hızla ilerlemektedir. Birkaç yüzyıl önce günler ve hatta aylar süren işler bugün saatler, saniyeler içinde tamamlanmakta, buna bağlı olarakta masa başında geçen süre artmaktadır. Sonuçta günlük hareketliliğimiz azalmakta, maruz kalınan hastalıkların tipi ve görülme sıklığı da değişmektedir. Bu hastalıklar arasında kalp ve damar hastalıkları en çok karşılaşılan, daha da önemlisi ölüm nedenleri arasında tüm dünyada ilk sırada yeralan hastalık gurubunu oluşturmaktadır. Genelde sinsi olarak ilerleyen, ani ve ölümcül sonuçlar ile sonlanabilen bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır. Bardağın damla damla dolup, bir noktadan sonra taşması gibi düşünebiliriz. Yüksek tansiyon, şeker, kolesterol, sigara kullanımı gibi ilaçla tedavi edilebilir risk faktörleri kalp hastalıklarının oluşumunu önemli ölçüde artırmaktadır. Ancak yapılan çalışmalar göstermiştir ki; bildiğimiz popüler risk faktörleri dışında, düzenli egzersiz ve ideal kilonun muhafazası  kalp hastalıklarına ve tüm nedenlere bağlı ölümlerde ciddi azalmalara yol açmaktadır. Hareketsiz yaşamın yaygınlaşması, fazla kiloluluğun artması, insanların fiziksel aktiviteye teşvik edilmesini elzem hale getirmiştir. Bu noktada; "İdeal fiziksel aktivite nedir? Öncesinde doktor kontrolü gerekir mi? Egzersiz yoğunluğu ve süresi ne kadar olmalıdır? Belli bir yaşın üzerinde ani ve aşırı başlangıç riskli midir?" sorularını cevaplamamız gerekmektedir.     Bilinmesi gereken en önemli nokta; bireysel olarak ya da gözetim altında egzersize başlayacak tüm bireyler kalp ve damar hastalığı riskinin belirlenmesi ve risk grubunda olanların ne kadar süre ve yoğunlukta egzersiz yapabileceklerinin belirlenmesi için doktor kontrolünden mutlaka geçmelidir. Kırklı yaşlarda, sigara kullanan ve hafif kilolu olan bir erkeğin halı saha maçında aniden fenalaştığını ve hatta vefat ettiğini her yıl ulusal basında kezlerce duymaktayız. Bu tür istenmeyen olaylar, bir aktiviteye başlamadan önce tıbbi kontrolün önemini göstermektedir. Ülkelere göre değişiklik göstermekle birlikte, 35 yaş altı ve üstü olmak önemli bir yaş sınırıdır. 35 yaş altı bireylere, herhangi bir şikayeti yoksa, muayene ve kalp grafiği sonrasında, normalse ileri bir tetkik gerekmeden fiziksel aktiviteye izin verilebilir. 35 yaş üzerinde ise mutlaka kalp damar hastalığı yönünden kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Risk değerlendirmesinde belli bir seviyenin üzerinde olan kişiler sadece kalp grafiği değil, efor testi ve daha ileri tanısal tetkikler ile değerlendirilebilir. Yapılacak bir efor testinin normal olması, o kişinin başlayacağı egzersiz yoğunluğunu da göstermede yardımcıdır. Kişilerde kalp hastalığı bulunması egzersize engel değildir. Yapılan çalışmalar kalp damar hastalığı ve kalp yetersizliği olanlarda önerilen şekilde uygulanan fiziksel aktivitenin, hastalığın ilerlelmesinin ve buna bağlı ölümlerin azaldığını göstermektedir.     Sağlıklı bireylerde; haftanın hergünü ya da en azından 4-5 günü düzenli, orta ve üstü yoğunluğunda aktivite önerilmektedir. Haftalık toplam süre en az 150 dakika ile başlanmalı, kademeli olarak 300 dakikaya kadar çıkarılmalıdır. Örneğin tempolu bir yürüyüş önerildi ise; en az 5 gün, günlük bir saat yürüyüş yapılmalıdır. Düşük yoğunluklu egzersiz örenekleri şunlardır; düz yolda yürüyüş, düşük hızda ve engebesiz alanda bisiklet, yarışmasız olarak yapılan yüzme. Orta yoğunluklu egzersiz; tempolu yürüyüş, engebeli yolda bisiklet ve hafif tempolu koşuyu içerir. Futbol, basketbol gibi daha fazla tempo gerektiren aktiviteler ise yoğun egzersiz örnekleridir. Günümüzde akıllı saatler egzersizi takipte önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Kendi başına, açık ve kapalı alanda yapılan aktiviteler bu cihazlarla kolaylıkla takip edilebilir. Popüler, pahalı cihazların yanı sıra, çeşitli tipte aktiviteleri takip edebilen, çok daha uygun fiyatı olan bir saat işimizi fazlasıyla görmektedir. Cihazın kalp hızı takibi, azami kalp hızı ayarı, düşük-orta- yüksek yoğunluklu egzersiz süresini göstermesi genel olarak yeterlidir.           Son sorumuzun cevabına gelecek olursak; ani, kontrolsüz ve aşırı bir başlangıç ölümcül sonuçlara yolaçabilir. 35 yaş üzeri bireylerin mutlaka kalp hastalıkları açısından risk sınıflandırması yapılmalıdır. Kalp ve herhangi bir damar tıkanıklığı geçirenler, şeker hastalığı, ciddi böbrek yetersizliği, çok yüksek kolesterol düzeyi (Kolesterol>310 mg/dl, LDL>190 mg/dl) olanlar yüksek riskli bireylerdir. Bu kişilerin dışında sigara içimi, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği ve ailesinde damar tıkanıklığı olan, ani, kontrolsüz ve aşırı bir başlangıç için riskli bireylerdir. Bu risk faktörleri ve hastalıklara sahip olanlar mutlaka detaylı bir kontrolden geçtikten sonra başlamalıdırlar. Sağlıklı bir ömür, zinde bir yaşlanma ve çeşitli hastalıklarda ilaç tedavisine ilave olarak fiziksel aktiviteyi günlük yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Bu alışkanlığın kazanılmasında; okul öncesinden başlayan eğitim içeriğinin teşvik edici olarak düzenlenmesi, çocukların ve gençlerin herhangi bir spora yönlendirilmesi, kamunun fiziksel açık, kapalı mekanlar ve yolları uygun hale getirmesi, toplumun trafik bilincinin artırılması en önemli köşe taşlarını oluşturmaktadır. Şu anda Kaliyorniya'da egzersiz ve kalp hastalıkları konusunda söz sahibi bir merkezde araştırmacı olarak bulunmaktayım. Toplumun ve kamunun bu konuda ki davranışı hakkında da gözlemlerimi kısaca paylaşmak istiyorum. Öğrenciler, okul öncesi eğitimden başlayarak fiziksel aktiviteye ve spora yönlendirilmekte. Bunun için her okulda geniş halı saha ve oyun alanı bulunmaktadır. Yollarda hemen hemen istisnasız bisiklet yolu ve önceliği var. Günün her saatinde güvenli bir şekilde yürüyüş, koşu yapılmakta ve bisiklet sürülebilmektedir. Her mahallede geniş bir park alanı bulunuyor. Bunun dışında doğa yürüyüşü de yapılabilen, değeri çok yüksek olmasına rağmen yerleşim alanlarının arasına özellikle bırakılmış vahşi yaşam alanları bulunmaktadır. Sonuçta toplumun önemli bir bölümü şehrin bütün imkanlarına sahip bir ilçe ve köy ortamında yaşama şansına sahip olmaktadır.
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2021 - Pazartesi
Doç. Dr. Ahmet Oğuz  BAKTIR

DÜZENLİ EGZERSİZ YAŞAM SÜRESİNİ ARTIRIR

Günümüzde konforumuzu artıran bilimsel ve teknolojik gelişmeler başdöndürücü bir hızla ilerlemektedir. Birkaç yüzyıl önce günler ve hatta aylar süren işler bugün saatler, saniyeler içinde tamamlanmakta, buna bağlı olarakta masa başında geçen süre artmaktadır. Sonuçta günlük hareketliliğimiz azalmakta, maruz kalınan hastalıkların tipi ve görülme sıklığı da değişmektedir. Bu hastalıklar arasında kalp ve damar hastalıkları en çok karşılaşılan, daha da önemlisi ölüm nedenleri arasında tüm dünyada ilk sırada yeralan hastalık gurubunu oluşturmaktadır. Genelde sinsi olarak ilerleyen, ani ve ölümcül sonuçlar ile sonlanabilen bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır. Bardağın damla damla dolup, bir noktadan sonra taşması gibi düşünebiliriz. Yüksek tansiyon, şeker, kolesterol, sigara kullanımı gibi ilaçla tedavi edilebilir risk faktörleri kalp hastalıklarının oluşumunu önemli ölçüde artırmaktadır. Ancak yapılan çalışmalar göstermiştir ki; bildiğimiz popüler risk faktörleri dışında, düzenli egzersiz ve ideal kilonun muhafazası  kalp hastalıklarına ve tüm nedenlere bağlı ölümlerde ciddi azalmalara yol açmaktadır. Hareketsiz yaşamın yaygınlaşması, fazla kiloluluğun artması, insanların fiziksel aktiviteye teşvik edilmesini elzem hale getirmiştir.
Bu noktada; "İdeal fiziksel aktivite nedir? Öncesinde doktor kontrolü gerekir mi? Egzersiz yoğunluğu ve süresi ne kadar olmalıdır? Belli bir yaşın üzerinde ani ve aşırı başlangıç riskli midir?" sorularını cevaplamamız gerekmektedir.
    Bilinmesi gereken en önemli nokta; bireysel olarak ya da gözetim altında egzersize başlayacak tüm bireyler kalp ve damar hastalığı riskinin belirlenmesi ve risk grubunda olanların ne kadar süre ve yoğunlukta egzersiz yapabileceklerinin belirlenmesi için doktor kontrolünden mutlaka geçmelidir. Kırklı yaşlarda, sigara kullanan ve hafif kilolu olan bir erkeğin halı saha maçında aniden fenalaştığını ve hatta vefat ettiğini her yıl ulusal basında kezlerce duymaktayız. Bu tür istenmeyen olaylar, bir aktiviteye başlamadan önce tıbbi kontrolün önemini göstermektedir. Ülkelere göre değişiklik göstermekle birlikte, 35 yaş altı ve üstü olmak önemli bir yaş sınırıdır. 35 yaş altı bireylere, herhangi bir şikayeti yoksa, muayene ve kalp grafiği sonrasında, normalse ileri bir tetkik gerekmeden fiziksel aktiviteye izin verilebilir. 35 yaş üzerinde ise mutlaka kalp damar hastalığı yönünden kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Risk değerlendirmesinde belli bir seviyenin üzerinde olan kişiler sadece kalp grafiği değil, efor testi ve daha ileri tanısal tetkikler ile değerlendirilebilir. Yapılacak bir efor testinin normal olması, o kişinin başlayacağı egzersiz yoğunluğunu da göstermede yardımcıdır. Kişilerde kalp hastalığı bulunması egzersize engel değildir. Yapılan çalışmalar kalp damar hastalığı ve kalp yetersizliği olanlarda önerilen şekilde uygulanan fiziksel aktivitenin, hastalığın ilerlelmesinin ve buna bağlı ölümlerin azaldığını göstermektedir.
    Sağlıklı bireylerde; haftanın hergünü ya da en azından 4-5 günü düzenli, orta ve üstü yoğunluğunda aktivite önerilmektedir. Haftalık toplam süre en az 150 dakika ile başlanmalı, kademeli olarak 300 dakikaya kadar çıkarılmalıdır. Örneğin tempolu bir yürüyüş önerildi ise; en az 5 gün, günlük bir saat yürüyüş yapılmalıdır. Düşük yoğunluklu egzersiz örenekleri şunlardır; düz yolda yürüyüş, düşük hızda ve engebesiz alanda bisiklet, yarışmasız olarak yapılan yüzme. Orta yoğunluklu egzersiz; tempolu yürüyüş, engebeli yolda bisiklet ve hafif tempolu koşuyu içerir. Futbol, basketbol gibi daha fazla tempo gerektiren aktiviteler ise yoğun egzersiz örnekleridir. Günümüzde akıllı saatler egzersizi takipte önemli
kolaylıklar sağlamaktadır. Kendi başına, açık ve kapalı alanda yapılan aktiviteler bu cihazlarla kolaylıkla takip edilebilir. Popüler, pahalı cihazların yanı sıra, çeşitli tipte aktiviteleri takip edebilen, çok daha uygun fiyatı olan bir saat işimizi fazlasıyla görmektedir. Cihazın kalp hızı takibi, azami kalp hızı ayarı, düşük-orta- yüksek yoğunluklu egzersiz süresini göstermesi genel olarak yeterlidir.
          Son sorumuzun cevabına gelecek olursak; ani, kontrolsüz ve aşırı bir başlangıç ölümcül sonuçlara yolaçabilir. 35 yaş üzeri bireylerin mutlaka kalp hastalıkları açısından risk sınıflandırması yapılmalıdır. Kalp ve herhangi bir damar tıkanıklığı geçirenler, şeker hastalığı, ciddi böbrek yetersizliği, çok yüksek kolesterol düzeyi (Kolesterol>310 mg/dl, LDL>190 mg/dl) olanlar yüksek riskli bireylerdir. Bu kişilerin dışında sigara içimi, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği ve ailesinde damar tıkanıklığı olan, ani, kontrolsüz ve aşırı bir başlangıç için riskli bireylerdir. Bu risk faktörleri ve hastalıklara sahip olanlar mutlaka detaylı bir kontrolden geçtikten sonra başlamalıdırlar.
Sağlıklı bir ömür, zinde bir yaşlanma ve çeşitli hastalıklarda ilaç tedavisine ilave olarak fiziksel aktiviteyi günlük yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Bu alışkanlığın kazanılmasında; okul öncesinden başlayan eğitim içeriğinin teşvik edici olarak düzenlenmesi, çocukların ve gençlerin herhangi bir spora yönlendirilmesi, kamunun fiziksel açık, kapalı mekanlar ve yolları uygun hale getirmesi, toplumun trafik bilincinin artırılması en önemli köşe taşlarını oluşturmaktadır.
Şu anda Kaliyorniya'da egzersiz ve kalp hastalıkları konusunda söz sahibi bir merkezde araştırmacı olarak bulunmaktayım. Toplumun ve kamunun bu konuda ki davranışı hakkında da gözlemlerimi kısaca paylaşmak istiyorum. Öğrenciler, okul öncesi eğitimden başlayarak fiziksel aktiviteye ve spora yönlendirilmekte. Bunun için her okulda geniş halı saha ve oyun alanı bulunmaktadır. Yollarda hemen hemen istisnasız bisiklet yolu ve önceliği var. Günün her saatinde güvenli bir şekilde yürüyüş, koşu yapılmakta ve bisiklet sürülebilmektedir. Her mahallede geniş bir park alanı bulunuyor. Bunun dışında doğa yürüyüşü de yapılabilen, değeri çok yüksek olmasına rağmen yerleşim alanlarının arasına özellikle bırakılmış vahşi yaşam alanları bulunmaktadır. Sonuçta toplumun önemli bir bölümü şehrin bütün imkanlarına sahip bir ilçe ve köy ortamında yaşama şansına sahip olmaktadır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.