ŞÜKRÜ SELİM AVCI
Köşe Yazarı
ŞÜKRÜ SELİM AVCI
 

TEDBİR BİZDEN, TAKDİR ALLAH’TANDIR.ŞÜKRÜ SELİM AVCI.

 Bismillâhi Teâlâ…  Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam O’nun muazzez Peygamberinin üzerine olsun. Ketencizade Mehmet Rüştü Efendi der ki: Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder Halk eder esbâbını, bir lahzada ihsân eder Bizler Allah’a imanı olan kişiler olarak başımıza gelen her türlü bela ve musibete sabretmeli, önlemlerimizi almalı ve büyük bir tevekkülle Rabbimize güvenmeliyiz. Dünya imtihan dünyasıdır. Başımıza gelen her şey bizler için birer imtihandır. Bu imtihanlarla karşı karşıya kaldığımız zaman, elimizden gelen bütün mücadeleyi verdikten sonra Allah’a tevekkül etmek de çok önemlidir. Tevekkül demek, sebeplere sarılıp tedbir aldıktan sonra neticeyi Allah’a havale etmek demektir. Başlarına gelen her türlü bela, musibet ve felaketin birer imtihan olduğunun bilincinde olan müminler ruhi bunalıma girmeden, sıkılmadan, iç huzuru ile bu imtihanı atlatırlar. Her şeyin Allah’ın katında ve O’nın dilemesinde olduğunu bildiklerinden gönülleri huzur içerisinde olur. Yukarıda vermiş olduğumuz Ketencizade’nin beytinde de vurgulanan, her şey kuvvet ve kudret sahibi olan Rabbimizin elinde olduğu ve dilemesi halinde her işi kolay bir şekilde sebeplerini yaratarak çözeceği vurgulanmaktadır. Bu musibetler başımıza geldiğinde elimizden gelen tedbir ve önlemleri en iyi şekilde almakta bir müminlik görevidir. Hatırlanacağı üzere Hz. Ömer r.a gitmeyi düşündükleri bir şehirde veba (sağlın hastalık) olduğunu öğrenince, etrafındaki sahabeler ile istişare yapmış, bu istişare esnasında sahabeden Abdurrahman bin Avf r.a Allah Resûlü’nün “Bir yerde veba (salgın hastalık) olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba (salgın hastalık) ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız” (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 98) buyururken işittiğini söyledi. Bunu duyan Hz. Ömer r.a istişarelerini destekleyen bu hadis-i şeriften dolayı Allah’a hamd etti ve oraya gitmekten vazgeçerek Medine’ye dönmüştür. Burada Hz. Ömer r.a nebevi uygulamayı esas alarak tedbir aldığını görüyoruz. Son günlerde dünya gündemi olan “Koronavirüs” ve bu virüsten korunma yollarını açıklayan uzmanların söylemlerine baktığımız zaman, şimdi söylenen bu sözlerin, 1400 sene öncesinde efendimiz tarafından söylendiği görülmektedir. Peygamberimizin sağlık noktasındaki bu tavsiyeleri “Tıbbu’n Nebevi” olarak kayıtlara geçmiştir. Günümüzde yapılan modern araştırmalara da efendimizin bu tavsiyeleri yol gösterici mahiyette olmuştur. Kur’an-ı Kerim’in bizlere “üsve-i hasene” (en güzel örnek) olarak tanıttığı Allah Rasulü her konuda olduğu gibi temizlik noktasında da bizlere en güzel örnek olmuştur. İslam tarihine baktığımız zaman, sahabeleri, Efendimizden gördükleri temizliğe, çok hassas davranmalarından dolayı Medine şehrinde çok fazla hastalığın olmadığı görülmektedir. Tıbbu’n Nebevi’ye baktığımız zaman efendimiz tarafından, mutlaka yiyecek ve içeceklerin hijyen için ağızlarının kapatılması tavsiye edilmiştir. (Buhârî, Eşribe, 22) Günümüzde gözle görülmeyen virüs, bakteri vb. varlıklar yiyecekler aracılığı ile insan bünyesine girmekte ve 17.03.2020 insan sağlığını bozduğu bilimsel olarak açıklanmaktadır. Ama efendimiz bu gerçeğe asırlar öncesinde dikkat çekmiştir. Yeni Allah Rasulü, el temizliği noktasında da çok hassas davranmıştır ve “Yemeğin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve ağzı yıkamaktır." (Tirmizî, Et'ime 39) buyurarak bu temizliğine dikkat çekmiştir. Hastalığın bulaşma riskine dair karantina uygulamasına da Efendimiz çok büyük önem vermiştir. Yukarıda verdiğimiz hadis-i şerifte de bu açıkça görülmektedir. Hastalığın olduğu yere girilmesi ve o yerden çıkılması yasaklanmıştır. Koronavirüs ilk çıktığı günden beri devletimiz üzerine düşen bütün vazifeleri yaptı ve gerçekten takdire şayan önlemler alarak virüsün daha fazla yayılmasını önlemeye çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Bizlerde halk olarak bu işte uzman olan kişilerin çağrılarına kulak vermeliyiz. Hiçbir önlem almamak, kurallara uymamak dinimizce doğru değildir ve başkalarının sağlığını etkilediği için aynı zamanda kul hakkıdır. Aynı zamanda çok fazla karamsar olunması da dinimiz hoş görmediği şeylerdendir. Yukarıda da dediğimiz gibi Rabbimizden gelen bir durum olduğunu bilerek, gönlümüz huzurlu bir şekilde en kısa zamanda bunun da geçeceği ümidi ile zamanımızı geçirmeliyiz. Diyanet İşleri Başkanlığımızın da oldukça yerinde bir karar almıştır. Bazı durumlarda namazların evde cemaatle kılınması daha uygun olur. Mümin her şeye olumlu bakan insandır. Bu noktada da namazların evde cemaatle kılınması, aile bağlarının kuvvetlenmesine vesile olur diye niyaz ediyoruz. Bazı İslam ülkelerinde namazların evde kılınması gerektiğini duyurmak için ezanların “Hayye ale’s salah- Haydin namaza” yerine “Sallu fi büyutiküm- Namazı evinizde kılın” diye okunduğunu gördük. Bu uygulama, Buhari-Müslim gibi hadis kitaplarımızda yer alan rivayetlerde aşırı yağmur-fırtına(korona vb.) ve salgın zamanlarındaki (istisnai) bir tavsiyedir. Bu sebepten dolayı bugün namazlarımızı evde kılmada herhangi bir sakınca yoktur. Bu günlerde evdeki zamanlarımızı dolu dolu geçirmekte çok önemlidir. Giden zaman yeniden gelmiyor, bundan dolayı Sevgili Peygamberimizin zamanın kıymeti noktasında bizlere tavsiyeleri ile ilgili birçok hadis-i şerifi aktarılmış. Bir hadis-i şeriflerinde ““İki nîmet vardır ki insanların çoğu bu nîmetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak, 1)buyurmuştur. Sağlık ve boş vakit noktasında insanların aldandıkları ve bunların kıymetini bilmediklerini bizlere Peygamberimiz bildiriyor. Yine başka bir hadis-i şeriflerinde “Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganîmet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve ölümünden önce hayâtını!”( Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25) buyurmuşlardır. Bugüne kadar nice badireler atlatan bu alicenap milletimiz, bu virüs belasını da en kısa zamanda atlatacaktır diye ümit ediyoruz. Rabbim en kısa zamanda bu musibeti, en az zararla atlatabilmeyi nasip etsin. Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendinin şu beyti ile sözlerime son vermek istiyorum. Hak şerleri hayreyler Zannetme ki gayreyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler, 17.03.2020 Bizler Rabbimize inanıyor ve güveniyoruz. Bakalım Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2020 - Çarşamba
ŞÜKRÜ SELİM AVCI

TEDBİR BİZDEN, TAKDİR ALLAH’TANDIR.ŞÜKRÜ SELİM AVCI.

 Bismillâhi Teâlâ…

 Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam O’nun muazzez Peygamberinin üzerine olsun. Ketencizade Mehmet Rüştü Efendi der ki: Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder Halk eder esbâbını, bir lahzada ihsân eder Bizler Allah’a imanı olan kişiler olarak başımıza gelen her türlü bela ve musibete sabretmeli, önlemlerimizi almalı ve büyük bir tevekkülle Rabbimize güvenmeliyiz. Dünya imtihan dünyasıdır. Başımıza gelen her şey bizler için birer imtihandır. Bu imtihanlarla karşı karşıya kaldığımız zaman, elimizden gelen bütün mücadeleyi verdikten sonra Allah’a tevekkül etmek de çok önemlidir. Tevekkül demek, sebeplere sarılıp tedbir aldıktan sonra neticeyi Allah’a havale etmek demektir. Başlarına gelen her türlü bela, musibet ve felaketin birer imtihan olduğunun bilincinde olan müminler ruhi bunalıma girmeden, sıkılmadan, iç huzuru ile bu imtihanı atlatırlar. Her şeyin Allah’ın katında ve O’nın dilemesinde olduğunu bildiklerinden gönülleri huzur içerisinde olur. Yukarıda vermiş olduğumuz Ketencizade’nin beytinde de vurgulanan, her şey kuvvet ve kudret sahibi olan Rabbimizin elinde olduğu ve dilemesi halinde her işi kolay bir şekilde sebeplerini yaratarak çözeceği vurgulanmaktadır. Bu musibetler başımıza geldiğinde elimizden gelen tedbir ve önlemleri en iyi şekilde almakta bir müminlik görevidir. Hatırlanacağı üzere Hz. Ömer r.a gitmeyi düşündükleri bir şehirde veba (sağlın hastalık) olduğunu öğrenince, etrafındaki sahabeler ile istişare yapmış, bu istişare esnasında sahabeden Abdurrahman bin Avf r.a Allah Resûlü’nün “Bir yerde veba (salgın hastalık) olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba (salgın hastalık) ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız” (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 98) buyururken işittiğini söyledi. Bunu duyan Hz. Ömer r.a istişarelerini destekleyen bu hadis-i şeriften dolayı Allah’a hamd etti ve oraya gitmekten vazgeçerek Medine’ye dönmüştür. Burada Hz. Ömer r.a nebevi uygulamayı esas alarak tedbir aldığını görüyoruz. Son günlerde dünya gündemi olan “Koronavirüs” ve bu virüsten korunma yollarını açıklayan uzmanların söylemlerine baktığımız zaman, şimdi söylenen bu sözlerin, 1400 sene öncesinde efendimiz tarafından söylendiği görülmektedir. Peygamberimizin sağlık noktasındaki bu tavsiyeleri “Tıbbu’n Nebevi” olarak kayıtlara geçmiştir. Günümüzde yapılan modern araştırmalara da efendimizin bu tavsiyeleri yol gösterici mahiyette olmuştur. Kur’an-ı Kerim’in bizlere “üsve-i hasene” (en güzel örnek) olarak tanıttığı Allah Rasulü her konuda olduğu gibi temizlik noktasında da bizlere en güzel örnek olmuştur. İslam tarihine baktığımız zaman, sahabeleri, Efendimizden gördükleri temizliğe, çok hassas davranmalarından dolayı Medine şehrinde çok fazla hastalığın olmadığı görülmektedir. Tıbbu’n Nebevi’ye baktığımız zaman efendimiz tarafından, mutlaka yiyecek ve içeceklerin hijyen için ağızlarının kapatılması tavsiye edilmiştir. (Buhârî, Eşribe, 22) Günümüzde gözle görülmeyen virüs, bakteri vb. varlıklar yiyecekler aracılığı ile insan bünyesine girmekte ve 17.03.2020 insan sağlığını bozduğu bilimsel olarak açıklanmaktadır. Ama efendimiz bu gerçeğe asırlar öncesinde dikkat çekmiştir. Yeni Allah Rasulü, el temizliği noktasında da çok hassas davranmıştır ve “Yemeğin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve ağzı yıkamaktır." (Tirmizî, Et'ime 39) buyurarak bu temizliğine dikkat çekmiştir. Hastalığın bulaşma riskine dair karantina uygulamasına da Efendimiz çok büyük önem vermiştir. Yukarıda verdiğimiz hadis-i şerifte de bu açıkça görülmektedir. Hastalığın olduğu yere girilmesi ve o yerden çıkılması yasaklanmıştır. Koronavirüs ilk çıktığı günden beri devletimiz üzerine düşen bütün vazifeleri yaptı ve gerçekten takdire şayan önlemler alarak virüsün daha fazla yayılmasını önlemeye çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Bizlerde halk olarak bu işte uzman olan kişilerin çağrılarına kulak vermeliyiz. Hiçbir önlem almamak, kurallara uymamak dinimizce doğru değildir ve başkalarının sağlığını etkilediği için aynı zamanda kul hakkıdır. Aynı zamanda çok fazla karamsar olunması da dinimiz hoş görmediği şeylerdendir. Yukarıda da dediğimiz gibi Rabbimizden gelen bir durum olduğunu bilerek, gönlümüz huzurlu bir şekilde en kısa zamanda bunun da geçeceği ümidi ile zamanımızı geçirmeliyiz. Diyanet İşleri Başkanlığımızın da oldukça yerinde bir karar almıştır. Bazı durumlarda namazların evde cemaatle kılınması daha uygun olur. Mümin her şeye olumlu bakan insandır. Bu noktada da namazların evde cemaatle kılınması, aile bağlarının kuvvetlenmesine vesile olur diye niyaz ediyoruz. Bazı İslam ülkelerinde namazların evde kılınması gerektiğini duyurmak için ezanların “Hayye ale’s salah- Haydin namaza” yerine “Sallu fi büyutiküm- Namazı evinizde kılın” diye okunduğunu gördük. Bu uygulama, Buhari-Müslim gibi hadis kitaplarımızda yer alan rivayetlerde aşırı yağmur-fırtına(korona vb.) ve salgın zamanlarındaki (istisnai) bir tavsiyedir. Bu sebepten dolayı bugün namazlarımızı evde kılmada herhangi bir sakınca yoktur. Bu günlerde evdeki zamanlarımızı dolu dolu geçirmekte çok önemlidir. Giden zaman yeniden gelmiyor, bundan dolayı Sevgili Peygamberimizin zamanın kıymeti noktasında bizlere tavsiyeleri ile ilgili birçok hadis-i şerifi aktarılmış. Bir hadis-i şeriflerinde ““İki nîmet vardır ki insanların çoğu bu nîmetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak, 1)buyurmuştur. Sağlık ve boş vakit noktasında insanların aldandıkları ve bunların kıymetini bilmediklerini bizlere Peygamberimiz bildiriyor. Yine başka bir hadis-i şeriflerinde “Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganîmet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve ölümünden önce hayâtını!”( Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25) buyurmuşlardır. Bugüne kadar nice badireler atlatan bu alicenap milletimiz, bu virüs belasını da en kısa zamanda atlatacaktır diye ümit ediyoruz. Rabbim en kısa zamanda bu musibeti, en az zararla atlatabilmeyi nasip etsin. Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendinin şu beyti ile sözlerime son vermek istiyorum. Hak şerleri hayreyler Zannetme ki gayreyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler, 17.03.2020 Bizler Rabbimize inanıyor ve güveniyoruz. Bakalım Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hacilarhabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.